Pnömokonyoz deyimi başlangıçta işyerlerinde genellikle mineral tozlarının inhale edilmesi sonrasında ortaya çıkan non neoplastik akciğer lezyonları için kullanılmıştır. Ancak günümüzde bu deyim organik ve inorganik partiküller, kimyasal madde buharları ve dumanları da içine alacak şekilde genişletilmiştir.
Tozun niteliğine göre farklı etkiler görülür. Kollagen üretimi yok, Benign pnömokonyoz, Saf kömür tozu, Fibrozis yapan silika, asbest, berilyum Antijenik etki organik tozlar immunolojik reaksiyon ve astmaya benzer reaksiyon, extrensek allerjik alveolit, Tüberküloz ile birliktelik silika, Neoplaziye zemin, asbestoz,
İşçilerin maruz kalacağı toz sınırlarının düzenlenmesi, tozlarla ilişkili hastalıkların insidansında azalma ile sonuçlanmıştır. Pnömokonyozlar spesifik hava kökenli ajanlarla oluşan iyi tanımlanmış meslek hastalıkları olmasına rağmen genellikle hava içinde kirlilik oluşturan partiküllerin büyük şehirlerde yaşayan populasyon üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Çalışmalar yüksek hava kirliliği düzeylerine maruz kalan insanlarda artmış morbidite (astma sıklığı) ve mortalitede bulmuşlardır. Bu durum şehir havasında kirliliği azaltma yönünde büyük gayretler sarfedilmesine neden olmaktadır.
Pnömokonyoza ne kadar erken aşamada tanı konulursa akciğerlerde nasırlaşma, solunum yetmezliği o kadar geç olacaktır. Bu nedenle pnömokonyoz yapıcı işlerde çalışanlarda uygun toz kontrol önlemlerinin yanında usulüne uygun erken tanı konulmuş kişilerin özlük haklarında kayba yol açmadan uygun koşullarda çalışmalarının sağlanması sosyal bir zorunluluktur.
Özel Birtek OSGB Ayrıcalığını yaşamak, Profesyonel Hizmet ve %100 Müşteri Memnuniyeti İçin;